İkİ Okul İkİ Cenaze
Bir okul, iki adet açık basketbol sahası, bir kapalı spor salonu, bir büyük futbol sahasına sahip. Her sınıfın en fazla otuz öğrencisi var. Fen bilimlerine ilişkin dersler, dersine göre fizik veya kimya laboratuarlarının yer aldığı ayrı bir binada yapılıyor. Sosyal bilgiler dersi için ayrı bir sosyal bilgiler binası, müzik dersi için ayrı bir müzik dersi binası, resim ve iş tekniği dersi için ayrı bir atölye binası tahsis edilmiş. Beden eğitimi dersleri güzel havalarda geniş bir alanı kaplayan bahçelerinde, kapalı havalarda spor salonunda yapılıyor. Öğrenciler, mandolin ya da flüt çalmayı öğrenmek zorundalar. Yağlı boya resimle uğraşan o kadar çok öğrenci var ki. Müzik dersi öğretmeni derslerinde piyano çalıyor.
Öğretmenlerin bahçeli küçük lojmanları var. Okulun kendine ait fırını, camisi, kantinleri, her görüşten çok çeşitli kitabın bulunduğu büyük bir kütüphanesi, sinema ve tiyatro salonu, (seksenli yıllarda zorunlu olan tarım derslerinin fiilen icra edildiği) tarım arazileri ve çeşitli hayvanların bulunduğu bir çiftliği mevcut.
Ankara’da oldukça modern olanaklara sahip olacak bir okul projesini incelerken kendi okulum, ortaokulu bitirdiğim Kastamonu Göl Öğretmen Lisesi aklıma geldi. Yukarıdaki paragrafta anlatmaya çalıştığım okul en eski adıyla Kastamonu Göl Köy Öğretmen Enstitüsü, yani benim ortaokulum. Ankara’da bana sunumu yapılan özel okul projesi oldukça etkileyici olmasına rağmen, bir Devlet okulu olan ortaokulumun bana sunduğu olanakları yakalayamıyor bile.
Son Kastamonu seyahatimde okulumu görmeye gidiyorum. O güzelim okul şimdi askeriyeye tahsis edilmiş, Er Eğitim Tugayı olarak hizmet veriyor. Yani okulumuzu kapatmışlar, daha doğrusu şehrin içinde kuru bir binaya taşımışlar.
Gazetelerden de takip ediyoruz; yeni üniversiteler kuruluyor. Kastamonu’da da yeni bir üniversite kurulacak. Kastamonu’da zaten Gazi ve Ankara Üniversitelerinin bölümleri vardı. Şimdi yeni bölümler açılacak ve bağımsız bir üniversite olacak. Kastamonu’nun gelişmeye uygun olmayan bir ucunda yeni kampus inşaatı devam ediyor. Düşünüyorum da; keşke benim ortaokulum yani Göl Öğretmen Lisesi üniversite kampusu olarak kullanılsaydı. Hem ilave yatırıma gereksinim duyulmayacak hem de üniversite Kastamonu’nun gelişmeye daha uygun bölümünde yer almış, Kastamonu’nun içinde mevcut bölümler de buraya taşındığında, şehir merkezinde ilköğretim ve lise okulu ihtiyacı kalmamış olacaktı.
Bu haliyle ne yazık ki, hem Devlet ilave bir yatırıma kaynak aktarmak zorunda kalmış hem de benim birçok özel okuldan daha modern ortaokulum öldürülmüş oluyor.
Geçen pazar akşamı Maliye Okulu Mezunları Derneği İstanbul Şubesi’nin mezunlar yemeği vardı. Eşim ve Ben, her ikimiz de Maliye Okulu Mezunu olduğumuz için bu yemeğe büyük bir keyifle katıldık. Eski ancak eskimeyen dostlarımızı gördük. Lise yıllarımızı tekrar yaşadık.
Maliye Okulu öncelikle Ankara’da Cumhuriyet ile birlikte kurulmuş bir meslek lisesi. Daha sonra İstanbul ve İzmir’de de Maliye Okulları açılmış. Mezunu olduğum Ankara Maliye Meslek Lisesi, yatılı olarak öğretim veren bir okuldu. Müfredat ağırdı. Normal lise derslerinin yanında mesleki dersleri de görürdük. Küçük bir bahçemiz olmasına rağmen, futbol ve voleybol takımlarımız vardı. Okulun halk oyunları ekibi oldukça başarılıydı. Öyle üniversiteye hazırlık dershanelerinin yaygınlaşmadığı dönemlerde iki basamaklı üniversite sınavının ilkini tüm öğrencilerin eksiksiz kazanmaları sıradan bir gelenek hale gelmişti. İkinci sınavda başarı oranı da %80’ler civarındaydı. Kazanamayan arkadaşlarımızın çoğu, istedikleri bölümlere sonraki yıllarda girmeyi başarmışlardı.
Her gün düzenli olarak günlük gazetelerin okunduğu, kavgadan uzak ilkeli ve kaliteli siyasi tartışmaların sıradan bir etkinlik olduğu okulumuzda, idealizm öğrencilere lise yıllarında aşılanırdı. Hepimiz daha lise sıralarında mesleğimizi seçmiştik bile. Kimi hesap uzmanı, müfettiş, kontrolör ya da denetmen olacak, kimi hukuk okuyup avukat ya da hakimlik yapacak. Öyle de oldu. Bugün gerek Maliye Bakanlığında gerek diğer bakanlıklarda ve gerekse özel sektörde birçok üst düzey görevde kardeşlerimiz var.
Maliye Bakanlığında bir ekol olmuş okulumuz da sesiz sedasız kapatıldı. Şu an bir maliye Okulu yok artık. Sadece insanların mı cenazesi kaldırılır?
Benim de, çocuklarıma “işte ben bu ortaokuldan ve şu liseden mezun oldum” diye gösterebileceğim okullarım yok.
Neden güzel şeyleri yok etmekte bu kadar kararlıyız? Neden o güzelim Devlet okullarına sahip çıkamadık? Benim gibi büyük ekonomik zorluklarla okuyan ve şimdi öyle ya da böyle bir yerlere gelen insanların, en azından yeni nesiller için bu Devlet okullarına sahip çıkması gerekiyor. Geriye kalanlar kapanmadan.
MaliHaber.com sitesinden alınmıştır.