1. Giriş
Demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri de seçimlerdir. Seçimler, yönetme ve iktidar olma iddiasıyla yola çıkan adayların, her adaya eşit uygulanan kurallar çerçevesinde yarıştığı ve kazanana yönetme yetkisinin, sorumluluğunun ve görevinin verildiği bir süreci ifade eder.
Seçim süreci, adayların kendini net olarak ifade etmek amacıyla açıklanan bildirgeler, dağıtılan bildiriler, yapılan propaganda çalışmaları, farklılıkları ortaya koyan manifestolar demektir. Bu süreç bir karnaval havası kadar bir kargaşa ve kaos ortamını da beraberinde getirmektedir.
Günümüzde seçmene ulaşma yöntemleri ve seçim sürecini etkileyen araçlar, gelişen teknolojiyle birlikte hızla değişmektedir. Bu değişimi yakalayabilen, süreci başarılı bir şekilde yönetebilen adayların, seçim yarışında bir adım önde olacaklarını kabul etmek gerekir.
Günümüz dünyasında internet ve sosyal medya bağımlılığı nedeniyle, algıda kısa ve görsel bilgi öne çıkmıştır. Uzun metinleri okumaktan kaçınan ve okumaya zaman ayırmayan bir toplumda yaşıyoruz. Bilgiye erişim maliyetinin düştüğü ve bilgiye erişimin kolaylaştığı bu ortamın, adaylar açısından ciddi riskleri de bulunmaktadır.
Her ne kadar uzun metinlerin okunmadığı yönünde genel kabul görmüş tezlerimiz bulunmakta ise de, ilginç şekilde, doğru hedef kitleye bazı uzun metinlerin de doğru içerikte hazırlandığında dikkatlice okunduğunu savunmaktayım. Şöyle ki; tarafımdan bu internet sitesinde yayımlanan makalelere ilişkin aşağıdaki tablo düşündürücüdür.
Makale Adı | Word Ortamında Sayfa Sayısı / Dipnot Sayısı | 07/11/2018 Tarihinde Okunma Sayısı |
Sosyal Denge Tazminatıyla İlgili Sayıştay Tazmin Kararlarının Hukuki Sonuçları | 26 Sayfa – 67 Dipnot | 5459 kişi |
Sanal Duyarlılığımızın Hazin ve Çarpık Sonuçları | 5 sayfa – Dipnotsuz | 1282 kişi |
Taşerona Kadro Uygulamasının Belediyelere Yansımaları | 12 sayfa – 3 Dipnot | 9305 kişi |
İhale İşlemlerinde Görev Alanları Bekleyen Riskler | 16 sayfa – 3 Dipnot | 11646 kişi |
Neden artık insanlar sevdalanmıyor? | 1 sayfa – Dipnotsuz | 1498 kişi |
Sosyal ve herkesi ilgilendiren konularda, daha az okuyucu sayısı göze çarparken, teknik, ayrıntılı ve biraz da sıkıcı konulardaki makalelerde ciddi farkla okuyucu sayısı artmaktadır. Bu makaleler, mevzuatla ilgili olmayan, genel haberler yapan bir internet sitesi verileridir. Belki de sosyal konularda pek başarılı olmadığım iddiası ve yazmamam gerektiği konusunda okuyucunun bir mesajı da olabilir!
Dolayısıyla, doğru hedef kitle ile doğru iletişim kurulduğunda, sıkıcı, uzun ve teknik yazılar da ilgi çekebilmektedir.
Konumuza tekrar dönersek, aynı bilgiye birçok farklı kaynaktan ulaşılabilmesi, algı yönetiminin de etkili olması veya hatalı bilgilerin de sorgulanmadan hızlı bir şekilde yayılabiliyor olması gibi riskler nedeniyle, doğru ve tam bilgiye zamanında erişim halen ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Teknoloji eksenli seçim süreçleri, bilgi kirliliğinin eskisinden daha hızlı yayılması, algı yönetiminin ve mühendisliğinin daha etkin sonuçlar vermesi, adaylar arasında haksız rekabetin daha da artması gibi olumsuz gelişmeleri de beraberinde getirmiştir.
Bu riskler yanında, oldukça önemli fırsatları da sunan teknolojik gelişmeleri de tartışacağımız bu yazımızda, belediye seçimlerinde aday veya aday adayı olanların stratejilerini, propaganda araçlarını, seçmene ulaşma ve kendini ifade etme yöntemlerini değerlendireceğiz.
2. Belediye Başkan Adaylarının Çantasında Neler Olmalı?
Yerel yönetimlerin güç kazanmasıyla, belediye başkanlarının toplum hayatında her geçen gün daha fazla rol oynadıkları hepimizce bilinen bir gerçektir. Belediyeler, her gün artan ve çeşitlenen hizmetler sunmakta, oldukça fazla görevler üstlenmekte ve farklı farklı faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Bu süreçte, belediye başkanlarından beklentiler de hızla artmakta, diğer bir belediyenin yaptığı diğerine emsal olmakta, sınırsız ancak biraz da sorumsuzca beklentilerin, taleplerin ve isteklerin karşılanma yarışı süregelmektedir.
Bu çerçevede, belediyeyi yönetmeyi düşünen bir adayın yola çıkarken çantasında bulunması gerekenlerden başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz:
- Yerleşim yerini ve belediyeyi tanıması ve sevmesi,
- Yerleşim yeriyle ilgili hayallerinin (vizyonunun) olması,
- Vizyonunun seçmende heyecan yaratabilmesi,
- Yönetmek için ekibe, temel bilgilere ve iletişim becerisine sahip olabilmesi
Sevmediğimiz bir işte başarılı olamayacağımız için, bir yerleşim yerini içtenlikle sevmemiz, yola çıkan her aday ve aday adayı için temel bir başlangıç olmalıdır. Bunun yanında yönetmeyi hedeflediği belediyeye, kendi ailesine değer verdiği kadar değer verebilmeli, zamanını ve enerjisini harcayarak gönül bağı kurabilmek için çaba göstermesinin gerekli olduğunu düşünmekteyim.
Bilmediğimiz bir şeyi sevmemiz de mümkün olamayacağından gerek yerleşim yerini gerekse idari yapıyı (bütçesi, personeli vb.) tanıması da şarttır.
Tanımakla kastettiğimiz, demografik yapısından, tehditleri ve fırsatlarına kadar, bütüncül olarak bilimsel, teknik, istatistiki bilgilere sahip olunmasıdır.
Örneğin, 2017 yılı TÜİK istatistiklerini incelendiğimizde, 65 yaş üstünde olan kişi sayısının, toplam ilçe nüfusuna oranı İstanbul’un Kadıköy İlçesinde %19 iken, bu oran Esenyurt İlçesinde %3 olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu durumda, Kadıköy Belediyesini yönetmeyi planlayan bir adayın geriatri gibi alanlarda projeler ortaya koyması yerinde olacaktır. Bu yöndeki projelerin, Esenyurt için ön planda tutulması ise aday açısından olumsuz bile karşılanabilir.
Dolayısıyla, demografik yapıya ilişkin bir istatistiki bilginin bile hayati bir önemi olduğu gözden kaçmamalıdır.
Her ne kadar belediye başkanı olarak seçildikten sonra, bu konularda teknik analizler yaparak, 5 yıl için stratejik plan hazırlanması yasal zorunluluk olsa da çok fazla teknik detayda boğulmadan, yerleşim yerini tanımaya dönük ve seçmene uygun mesaj oluşturmak amacıyla, bu tür çalışmaların yapılması faydalı olacaktır.
Seçmeni ilgilendiren temel sorunların tespit edilmesi, bu sorunlara çözüm üretmenin de başlangıç adımı diyebiliriz. Sorunlara doğru çözümleri üretmek, başarıya giden yolun ışıklandırmaktır. Bu nedenle, sorunları ve çözümleri tartışan seçim bildirgeleri, sonradan hazırlanacak stratejik planların da temel verilerini oluşturacak nitelikte hazırlanmalıdır.
Vatandaş algısının ve seçiminin bu veriler arasında boğulma riskinin bulunması ve seçim çalışmalarında istatistiki araştırma verileri ile seçim yarışı yapma alışkanlığımızın olmaması nedeniyle, elde edilen verilerden çarpıcı projeler, dikkat çekecek mesajlar ve spot cümleler oluşturulabilmesi için kullanılması yerinde olacaktır.
Yerleşim yerini ve kurumsal yapıyı tanımaya yönelik incelenebilecek verilerden bazıları aşağıda sayılmıştır:
- Mutlak yoksulluk istatistikleri
- Boşanma verileri
- Engellilere ve dezavantajlı gruplara ilişkin veriler
- Yerleşim yerinin demografik yapısı ve göç istatistikleri
- Doğal afet riskleri
- Eğitim, sağlık, kültür ve ekonomik hayata ilişkin temel veriler ve istatistikler
- Yaşam kalitesi istatistikleri ve araştırmaları
- Hava kalitesi raporları, çevre sorunları ve atık yönetimde mevcut durum
- Kişi başına düşen aktif yeşil alan kapasitesi ve geri dönüşüm alt yapısı
- Kurumun stratejik planlarında, performans programlarında ve faaliyet raporlarında yer alan Güçlü Yönler Zayıf Yönler ile Tehditler ve Fırsatlar, projeler, sunulan hizmetler ve idare bütçesi ile mali durum beklentiler raporunda yer alan bilgileri
- Paydaş analizleri ve anketleri
- Yerleşim yeriyle ilgili akademik yayınlar, araştırmalar, TÜİK istatistikleri
- Kurum bütçesi, stratejik planı, faaliyet raporu ve performans programı
- Kuruma ilişkin Sayıştay denetim sonuçları
Bu çalışmalar, kafaları karıştıracak bir çanta hazırlanmasına da sebep olabilecekse de yeri, zamanı ve yöntemi iyi belirlendiğinde, sonuç alacak seçim çalışmaları için iyi bir mutfak görevini de yerine getirebilir. Diğer taraftan, adayla seçmen arasında iletişim köprüsü kurulması, gönül bağının oluşması ve aynı dilin kullanılması ancak bu bilgilere sahip olmakla mümkündür.
Örneğin, hava kalitesi raporlarında partiküler madde (PM10), sınır değerin oldukça üzerinde veya sınır değerin aşıldığı gün sayısı oldukça fazla olduğu bir yerleşim yerinde ve bu sorunun nedeni eğer trafikten kaynaklanıyorsa, seçmene yönelik; “Bu yol sayenizde, sigara içmenize gerek yok! Çocuklarımız da yaşlılarımız da çok ağır zarar görüyor! Yol kenarlarına trafikten kaynaklanan kirliliği emecek bitki örtüsü ile bu zararı azaltacağım!” demeniz, sorun hakkında bilgi sahibi olduğunuzu, sorunu önemsediğinizi ve sorunu giderebilecek/azaltabilecek, somut ve uygulanabilir çözüm önerileriniz olduğu yönünde ciddi mesajlar verilmesini sağlayacaktır.
Diğer bir örnekte ise 65 yaş üstü yaş grubu oranının yüksek olduğu bir yerleşim yerinde, anlamlı bir geriatri projesi sunulması adaya farklılık katacaktır. Bu kapsamda, muhteşem tasarımıyla, sürekli gitmek isteyeceğiniz ve ülkemizin en güzel kütüphanesini yapacağınızı söylemeniz ve mümkünse buna ilişkin proje animasyonlarını oluşturmanız inandırıcı, seçmeni etkileyecek ve cezbedecek bir sunum yapmanızı sağlayacaktır.
Ayrıca, ekibiyle/kadrosuyla “güçlü” bir başkan adayı olduğunu gösterebilmesi, sosyal ilişkileriyle, iletişim ağıyla ve bilgisiyle yönetebileceği konusunda “güven” verebilmesi, iktidar olma isteğiyle ve sorunları çözmeyle ilgili “kararlılığını” ortaya koyabilmesi oldukça önemlidir.
Bu nedenle, seçim çalışmalarında, kendisi kadar ekibini/kadrosunu tanıtması, deneyimleri ve kendi nitelikleri kadar, yönetmek için gerekli olan ilişkiler ağı (referanslar, destekçileri ve yol/dava arkadaşları) hakkında inandırıcı bilgiler vermesi, varsa geçmişteki başarı hikayelerini aktarabilmesi, çeşitli sivil toplum kurumları, dernek veya vakıf ile iş birliği ve iş bölümü kuracağı alanları anlatabilmesi, onların desteğini seçmene gösterebilmesi de seçim sürecinde etkili olacaktır.
3. Seçim Kampanyalarında Başarıya Götüren Stratejiler
3.1. Viral Slogan Oluşturulması, Kullanılması ve Yaygınlaştırılması
Adayın farklılığını ortaya koyan kısa, çarpıcı, basit, akılda kalan spot cümle veya kelimeler oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. Adayla özleşleşen ve söylendiğinde veya kullanıldığında adayı çağrıştıran sloganlar, viral iletişimin önemli araçlarıdır.
Bu sloganların virüs gibi yayıldığını, akılda kaldığını ve kendi kendine tanıtım alanı oluşturduğunu söyleyebiliriz. Örneğin, Başkan Obama tarafından başlatılan bu viral reklamcılık anlayışı seçim surecinde mail patlaması yaşanmasına sebep olmuştur. Ayrıca Barack Obama seçim surecinde kullandığı “Umut”, “Değişim”, “Biz Yapabiliriz.” ve “Değişime inanıyoruz.” şeklindeki sloganlar sayesinde seçmenin güvenini kazanmış ve seçmen bu sloganları benimsemiştir[1].
Yerleşim yerinin özelliğine göre akılda kalacak bir slogan oluşturulması, seçim sürecinin en önemli stratejilerinden biri diyebiliriz.
3.2. Seçmenin Seyirci Değil Oyuncu Yapılması
Güçlü, aktif ve hızlı hareket eden ekiplerin önemi tartışılmazdır. Ancak, günümüz dünyasında herkese ulaşmayı sadece fiziksel olarak veya kendi ekibiyle sınırlı tutmak, hem maddi olarak hem de zaman olarak olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Genel olarak seçim çalışmaları, politikayla yakından ilgilenen, çeşitli beklentileri olan veya adayın yakın çevresiyle yürütülmektedir. Ancak başarılı adaylar bu sürece, kendisine oy verme potansiyeli bulunan seçmenleri, bir sorunla ilgili tarafları, yaşanması muhtemel bazı tehditlerle ilgili çözüm bekleyenleri de katabilmelidir.
Örneğin, okul sorunu olan bir mahallede, okul yapımına destek olunacağı veya bu sorunun çözüleceğine yönelik somut, inandırıcı bir proje, sosyal medyada etiketlenerek, soruna yönelik çözüm arayanları bir araya getirebilecektir. Dolayısıyla, oy versin ya da vermesin, bu tür stratejiler adayın virüs gibi yayılan tanıtımını da yapabilecektir.
Buna benzer örnekler aşağıda verilmiştir:
#tanerbaskanladerekirliligineson (twiter etiketi)
#coptenelektriktanerbaskanmumkunolacak (facebook etiketi)
Seçmenin duygularına dokunan, seçmen açısından anlamlı olan veya seçmenin sorun ettiği bir konuda üretilen bir proje, sunulması planlanan bir hizmet, internette yaygınlaştırılarak, seçmenin ikna edilmesi, ikna olan seçmenin bunu paylaşması ve ulaşılması zor olan seçmene de bu yolla ulaşılması mümkündür.
Partizanlık, mezhepçilik veya hemşericilik gibi kısıtlı alanda yapılan siyasi çalışmalar yerine, herkesçe anlamlı gerçekleştirilmesi planlanan projelerin/hizmetlerin tanıtılması, teknolojik imkanlar kullanılarak hızlı bir şekilde bunların yaygınlaştırılması, önyargıların yıkılmasını ve çeşitli nedenlerle adaya mesafeli duran seçmenin de seçim çalışmalarına aktif katılımını sağlayabilecektir.
3.3. İnternetin ve Sosyal Medyanın Etkin Kullanılması
Teknolojik gelişmeler, alışkanlıklarımızdan, zamanımızı alan uğraşılara, önemsediğimiz haber kaynaklarından, tercihlerimize kadar oldukça fazla alanı doğrudan etkilemiştir. Dönemsel gelişmelerle uyumlu seçim çalışmaları da her zaman ciddi bir fark yaratmaktadır. Örneğin;
1953–1961 yılları arasında Amerika’nın 34. Başkanı olarak görev yapan Dwight D. Eisenhower’ın radyoyu etkin bir şekilde kullanarak seçim kazanmış ilk başkan olmuştur.
1961–1963 yılları arasında Amerika’nın 35. Başkanı olarak görev almış ve 22 Kasım 1963 yılında suikast sonucu hayatını kaybetmiş olan John F. Kennedy’nin ise televizyonu etkin bir şekilde kullanarak başkanlık seçimlerini kazanan ilk başkan olduğu bilinmektedir.
2008 yılında ilk kez başkan olarak seçilen ve 2012 yılındaki seçimleri de kazanarak halen Amerika’ya başkanlık yapan 44. Başkan Barack Obama’ya da dijital medyayı çok iyi şekilde lehine kullanması, interneti de arkasına alarak sosyal medyayı adeta kontrolü̈ altına alması ve seçim stratejilerini çok iyi şekilde buna yönelik geliştirmesi sonucunda Obama’ya internet ortamı aracılığıyla seçim kazanmış ilk başkan olma sıfatı verilmiştir[2].
Günümüz dünyasının, internet ortamındaki data (veri) üzerine kurulu dersek yanılmış olmayız. Dataizm[3]olarak da tanımlanan bu süreç, verilerin toplanmasını, kaydedilmesini ve çeşitli amaçlar için kullanıma hazır hale getirilmesini (işlenmesini) ifade etmektedir. Seçim çalışmaları da dataizm denilen bu süreçten etkilenmektedir.
Dataizm, marketlerden, belediyelere, sivil toplum örgütlerinden, hükümetlere kadar birçok organizasyonun ilgisi çekmektedir. Yapılan araştırmalar, internet ve sosyal medya kullanımının analiz edilerek, bireylerin davranışları, düşünceleri, tepkileri kısaca, kim oldukları hakkında, doğruluk payı yüksek olan sonuçlara ulaşılabildiğini göstermektedir.
2012 yılında Kosinski, bir kullanıcının 68 Facebook beğenisi ile ten rengini (yüzde 95 doğruluk payı ile), cinsel yönelimlerini (yüzde 88 doğruluk payı ile) ve Demokrat ya da Cumhuriyetçi Parti’yi desteklediğini (yüzde 85 doğruluk payı ile) kanıtlayabiliyor(muş). İşte işin burası artık hayatlarımıza daha net dokunuyor. Bir radyo programını beğenmeniz sizi bir yere konumlandırıyor. Bir gazeteyi beğenmeniz de başka bir yere. İkisini birden beğenmeniz ise bambaşka bir yere[4].
Cambridge Üniversite’sinde çalışan Kosinski isimli bir araştırmacı, insanların beğendiği içeriği analiz ederek onları “tanımanın” bir yolunu buluyor:
- Sadece 10 beğeni ile, sizi ortalama bir iş arkadaşınızdan daha iyi tanıyor.
- 70 beğeni ile arkadaşlarınızı geçiyor.
- 150 beğeni, ana-babanızdan bile daha iyi tanımasını sağlıyor.
- 300 beğeniyi analiz ederek size eşinizden daha yakın oluyor.
- Bunun ötesinde de artık sizi sizden iyi tanıyor[5].
Yukarıda yer verilen analizler ve araştırmalar, oldukça önemli olmakla birlikte, yerel seçimler için yeterli sonuçlar verecek düzeyde veri analizlerinin yapıldığını söylemek güçtür.
Böyle düşünmemizin sebepleri arasında, bu düzeyde veri toplanması, analiz edilmesi ve seçim sürecinde kullanılması konusunda adayların yeterli sayıda ve nitelikte bilişim uzmanı bulundurmaması, bu denli kapsamlı araştırma ve analiz için yeterli sürelerinin olmaması gösterilebilir. Bununla birlikte, politika yapıcılarının, bu konunun önemini yeterince kavramadıklarını da düşünmekteyiz.
Örneğin Ak Parti sosyal medya konusunda zayıf kalmasıyla ilgili konuyu birazda Türk halkına bağlamaktadır. Tanıtım Medya Bölümü̈ Başkan Yardımcısı Ali Şahin, konuyla ilgili olarak şunları söylemiştir: ‘‘Ak Parti olarak 2011 genel seçimlerinde sosyal medyadan tam anlamıyla yararlanamadık. Bu durumun yaşanmasında Türk halkının da büyük payı vardır. Çünkü Türk halkının sosyal medyaya bakışı bizim istediğimiz gibi değildi. Türkiye sadece İstanbul demek değildir. Konu genel seçimler olduğunda bütün bir coğrafya işin içine girer. Anadolu’da sosyal medya kullanımı düşük seviyelerde seyretmektedir. Akıllı telefon kullanımı da oldukça az. Bu faktörler bizim sosyal medyaya olan bakışımızı oldukça etkiledi’’. Bu açıklama sonucunda yeni iletişim teknolojilerinin seçim kampanyalarına entegre edilmesinde coğrafik, kültürel ve teknolojik faktörlerin önemli rol oynadığını söyleyebiliriz[6].
Ancak, internet kullanımının hızla artması ve sosyal medya alışkanlığının hastalık seviyesine ulaşması, yapılan değerlendirmelerin de gözden geçmesini gerekli kılmaktadır.
Özellikle yerel seçim sürecinde, adayların çalışmalarına yönelik tepkileri ölçmek, önerileri almak veya yorumlardan yararlanmak gibi yapılabilecek oldukça fazla çalışma olduğunu düşünmekteyim. Bir gönderiye “kızgın” ifadesi koyan, bir proje tanıtımının altına “abartılı” yazan, durum güncellemesine çalışmalara destek vermek istediğini söyleyen bir kullanıcı için yapılacak elbette birçok çalışma bulunmaktadır.
Bununla birlikte, aday, adayın sloganı veya bu yöndeki anahtar kelimeler sistematik aranarak, tepkileri incelemek, aykırı/farklı düşüncelere ulaşmak veya cevap vermek gibi çalışmalar da yapılabilir.
Ayrıca, tanıtım amaçlı reklam verilmesi, sayfa veya gruplara ulaşılması, bir sorunla ilgili oluşumlarda adayın kendini ifade etmesi de internet ortamında yapılabilecek anlamlı çalışmalar olarak görülebilir.
3.4. Sosyal Sorumluluk Konusunda Gündem Belirleme ve Oluşturma Stratejisi
Yapılan araştırmalara göre, “sosyal sorumluluk proje ve vaatleri”, “partinin ideolojik fikri”, “projelerin gerçekçi ve ulaşılabilir olması” seçmen tercihinde önemli unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır[7].
Örneğin, ‘‘Oy verme davranışınızda sosyal sorumluluk projeleri ne kadar etkilidir? ’’ sorusuna verilen cevaplar katılımcılar tarafından “%52,6” sı olumlu, “%25,5”i, oy verme davranışında az etkili olduğunu, “%21,9” u ise oy davranışını etkilemediği şeklinde yanıtlamıştır[8]. Bununla birlikte, oy verme davranışında, partinin ideolojik fikrinden sonra en çok etkili olan etken “sosyal sorumluluk projeleri” olarak karşımıza çıkmaktadır[9].
Sosyal sorumluluk, kurumların içinde yaşadıkları coğrafyadaki toplumun refahını korumaya, gelişimini sağlamaya yönelik gösterdiği bir süreç olarak tanımlanmaktadır[10]. Dolayısıyla, kentle (eğitim, kültür vb. alanlarda) veya çevreyle ilgili projeler kadar, sağlıkla, kadınla, çocuklarla, engellilerle ilgili sosyal sorumluk projeleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Belediyeler ise sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmek konusunda, hem mevzuat olarak görevlendirilmiş hem de sürekli bu yönde gelişen ve çeşitlenen ihtiyaçların odağında olmaları nedeniyle, sosyal yardım ve sosyal hizmet konularında uzmanlaşmışlardır.
Yerleşim yerinin özelliğine, sorunlarına veya ihtiyaçlarına göre şekillenen sosyal sorumluluk talepleri, iyi analiz edilerek, iyi bir sunumla gündem yaratılması, seçmen nezdinde olumlu etkileri olacağı açıktır.
Sosyal sorumluluk projeleri, kurumsal itibarı doğrudan etkilediği için adayın seçilme ihtimalini de arttırmaktadır. Bu tür projelerin, yerleşim yerinin kimliğine uygun olması, inandırıcı, tutarlı, geçerli ve ulaşılabilir olması önemsenmekle birlikte, bir sosyal sorumluluk projesinin, parti ideolojisiyle uyumlu olmasının önemsenmediği yönünde araştırma sonuçları bulunmaktadır[11]. Dolayısıyla, parti temel ilkelerinde yer almasa bile yerleşim yerinin özelliğine uygun sosyal sorumluluk proje önerileri, seçmende olumlu etki yarattığını düşünmekteyim.
Yerleşim yerinin ihtiyaçlarına uygun, kurum mali yapısı ve bütçe olanakları çerçevesinde, mevzuatın izin verdiği, mevcut personel kapasitesiyle uygulanabilir sosyal hizmet projelerine ilişkin vaatlerin seçim sürecinde başarı getireceğini düşünmekteyim.
Belediyeler tarafından oldukça fazla sosyal sorumluluk projesi/hizmeti sunulabilir;
- Engellilerin günlük yaşantılarını kolaylaştıran akıllı cep telefon uygulamaların geliştirilmesi, geliştirilmesine yönelik destek verilmesi
- Kadına, çocuğa veya hayvana şiddet konularında, duyarlılık ve eylemlilik yönünde çalışmalar yapılması
- İklim değişikliği konusunda, belediyede israfın önlenmesi, belediyenin karbon ayak izinin azaltılması, çevre dostu etkinliklerin arttırılması, zenginleştirilmesi veya yaygınlaştırılması
- Eğitimde kalitenin ve eğitim olanaklarının arttırılmasına yönelik yapıcı çözümler üretilmesi
- Artan göç veya mülteci sorunlarına yönelik uygulanabilir çözüm önerileri sunulması
3.5. Seçim Çalışmalarının, Uzman ve Profesyonel Ekiple Yürütülmesi
1950’li yıllarla beraber önce ABD’de ortaya çıkan sonra da Avrupa’ya geçen teknik uzmanlığın çok önemli olduğu siyasi süreç “New Politics” olarak adlandırılmıştır. New Politics olarak adlandırılan bu yeni politik sürecin özelliklerini arasında ise:
- Seçim kampanyalarında geleneksel parti örgütün rolü iyice azalması,
- Seçim kampanyalarının kitle iletişim araçları (televizyon) üzerinden yürütülmeye ve kazanılmaya başlanması,
- Kitle iletişim araçları ile iletilen adayın imajının seçim davranışlarında belirleyici olması,
- Parti örgütlerinin görevlerini seçim dönemlerinde profesyonel uzmanlara bırakmaya başlaması,
- Kamuoyu araştırma sonuçlarının parti içi ve partiler arası rekabette önemli hale gelmesi
- Üniversite ile işbirliği sonucu bilim insanlarının siyasal kampanyalarda başvurulan uzmana dönüşmeleri, sayılabilir[12].
Tüm bu gelişmeler, seçim sürecinin, uzman/profesyonel desteğiyle yürütülmesini de gerekli kılmıştır. Seçim sürecinde görev alan ekibin tamamı ile yapılacak faaliyetlerin planlanmasından, adayın halkla ilişkilerine kadar alınabilecek oldukça farklı ve fazla sayıda danışmanlık alanları bulunmaktadır.
Ancak, seçim bütçesinin kapasitesi, yerleşim yerinin özellikleri ve gereksiz danışmanlıklarla kargaşaya neden olma ihtimalleri, bu konunun dikkatlice ele alınması gerekliliğini zorunlu kılmaktadır.
Seçim süresince uzman/danışman desteği alınabilecek konu başlıklarına ilişkin önerilerimiz aşağıda sayılmıştır:
- İnternet ve sosyal medyanın önemi nedeniyle oluşturulacak bir sosyal medya ekibi aşağıdaki konularda danışmanlık yapabilir:
- İnternet ortamında konu başlığı açılması, etiket yapılması, bilgi kartlarının oluşturulması ve belirli aralıklarla durum güncellemelerinin yüklenmesi,
- Tepkileri, eleştirileri veya olumlu yaklaşımları yakalayabilmek için etkin ve bilinçli aramalar yapılabilmesi,
- Seçim bildirgesinden çarpıcı ve ilgi çekici tasarım oluşturulması ve bunlardan durum güncellemeleri yapılması,
- Partinin ideolojisine göre oy verme oranı oranının yüksek olması nedeniyle, seçim çalışmasının değişik aşamalarında görev alanlara yönelik verilebilecek eğitim konularına ya da yapılabilecek etkin toplantı başlıklarına ilişkin önerilerim aşağıda yer almaktadır:
- Parti hakkında temel bilgiler, partinin temel politikaları ve ilkeleri,
- Aynı partiden örnek belediye uygulamaları veya başarı öyküleri,
- Seçim bildirgesinin temel başlıkları, adayın farklılıkları ve seçim bildirgesinde sunulanların, partinin temel politikalarıyla uyumunun vurgulanmasına yönelik örnekler,
- Halkla ilişkiler, çatışma yönetimi ve öfke kontrolü,
- Adaya ve yakın ekibine yönelik alınabilecek bazı danışmanlık ve/veya eğitim konuları:
- Elde edilebiliyorsa mahalle bazında önceki seçim sonuçlarının analizi, değerlendirilmesi ve bu analizlerden stratejiler üretilmesi,
- Toplum karşısında konuşma, davranış kuralları, çatışma yönetimi ve öfke kontrolü eğitimleri,
- Belediyelerin görevlerine, yetkilerine ve sorumluklarına temel bilgiler,
Seçim çalışmalarında görev alanların, aşağıdaki sorulara cevap verebilecek nitelikte olması için eğitim, toplantı vb. çalışmaların yapılması yararlı olacaktır:
- Üyelik : “Biz” kimiz? Kim “biz”e ait? Kim katılabilir?
- Eylemler: Biz ne yapıyoruz? Ne yapmayı planlıyoruz? Bizden beklenen nedir?
- Amaçlar: Bunu neden yapıyoruz? Neyi başarmak istiyoruz?
- Değerler/Kurallar: Değerlerimiz ve kurallarımız neler?
- İlişkiler: Düşmanlarımız ve dostlarımız kimler?
- Kaynaklar: Sahip olduğumuz ya da olmamız gereken kaynaklarımız nelerdir[13]?
4. Sonuç
Belediye seçimlerinde aday olanlara yönelik somut öneriler ile anlatmaya çalıştığımız, başarılı kampanya sürecini tartıştığımız bu çalışmada, özellikle internet ortamının önemine dikkat çekmek istedim.
Yapılan bazı araştırmalarda aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:
“7 Mayıs 2015 – 7 Haziran 2015 tarihleri arasında SÖZCÜ gazetesinde incelenen haberlerin % 32.6’sı basılı nüshasında yer alırken, % 67.4’ü sosyal medya hesaplarında yayınlanmıştır. YENİ AKİT gazetesinde incelenen haberlerin % 14.7’si basılı nüshasında yer alırken, yüzde 85.3’ü sosyal medya hesaplarında yayınlanmıştır.[14]”
Yukarıda yer verilen istatistik, farklı takipçi/okuyucu sayılarına sahip olsalar dahi sosyal medyayı etkin şekilde kullanarak, belirlenen seçim süreci içerisinde haber dağıtımında yeni iletim aracı olarak sosyal medya ortamlarını ağırlıklı olarak kullandıkları şeklinde değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, seçim çalışmalarına ilişkin basın da haberlerini sosyal medyada daha etkin yürütülmektedir.
Diğer taraftan, seçim sürecinde sosyal medya paylaşımlarının etkin yapılması ve internetin kullanılması konusunda yapılan bir araştırmada ise aşağıda sonuca varılmıştır:
“Değerleme sürecinde detayı görülen anket sonuçlarında da görüldüğü üzere tüm iletişim yollarını etkin şekilde kullanan, seçmeni sürece dahil eden, sosyal paylaşım sitelerini aktif şekilde kullanan ve en önemlisi de doğru propagandalar ile seçmenin güvenini kazanan AKP on dört yıl iktidarda kalarak iletişim kanalları ve doğru iletişim teknikleriyle seçim sürecinin nasıl değiştirilebileceğini kanıtlamıştır.[15]”
Tüm bu araştırmalar sonucunda özellikle internet ortamında yapılacak seçim çalışmalarına yönelik aşağıdaki önerilerde bulunmanın yararlı olacağını düşünmekteyim:
- Seçim sürecinde görev alan ekibin ve adayın iletişim alanındaki değişimi yakalayabilmesi oldukça önemli hale geldiğinden, bireysel değil kurumsal ve profesyonel ekiplerle hareket edilmeli
- Sahte hesaplardan yapılan bilgi kirliliğinin veya yanıltıcı bilginin yaygınlaştırılması engellenmeli, bu yöndeki faaliyetler ve gelişmeler için etkin izleme mekanizmaları kurulmalı
- Partiler sosyal medyada yer alırken hem parti hem de lider hesabıyla kendisini konumlandırmalıdır. Sadece parti ya da sadece lider hesabının açılması yeterli değildir. Her iki hesapta birbirini tamamlayıcı ve bütünleyici bir şekilde hareket etmelidir. Liderin kendi hesabı üzerinden yaptığı paylaşımlar parti hesabı üzerinden desteklenmelidir. Ayrıca partilerin sosyal medya kullanımı parti genel merkezi veya lider ile sınırlı kalmamalıdır. Partinin en üst kademesinden en alt kademesine kadar tüm parti çalışanlarının sosyal medyada yer alması ve sosyal medyadaki gündemi takip etmesi gerekir. Sosyal medyada paylaşım yapacak olan parti çalışanlarının da dikkatli olması gerekir. Parti çalışanlarının söylemlerinin genel olarak parti veya liderin söylemleriyle zıt düşmemesi aksine benzer yönde ve destekleyici olmalıdır. Gençlik kollarından il ve ilçe teşkilatlarına, genel merkezden parti liderine kadar tüm ekibin tek bir dil konuşuyor olması ve deyim yerindeyse tek bir bedende bütünleşmesi gerekir. Ayrıca partinin tüm kademeleri, parti genel merkezi ve liderin kullandığı dil ve üslupta büyük önem arz etmektedir. Hedef kitleyle paylaşılan mesajlar kesinlikle sade ve anlaşılır bir dil aracılığıyla ifade edilmelidir[16].
- Partilerin sosyal medyada iletişim kurarken dikkat etmesi gereken hususlardan birisi de hem parti teşkilatlarının hem de parti liderinin sosyal medyadaki hesaplarını aynı anda ve benzer aralıklarla güncelliyor olmasıdır. Çünkü farklı sosyal medya araçlarında farklı hedef kitlelerle iletişim halinde olunabilir. Bu bağlamda sosyal medyadaki hesapların aynı anda güncellenmesi gerekir. Belirli aralıklarla güncellenen sosyal medya hesapları hedef kitleyle olan iletişimi canlı ve sıcak tutarken partinin sosyal medyadaki iletişimine de süreklilik kazandırır[17].
- Sürekli ölçme ve değerlendirme çalışmaları yapılarak, kullanıcı sayısının artması veya azalması incelenmeli, paylaşımlara yapılan etkileşimler analiz edilmeli, ilgi çekenlerin ön plana çıkarılması, benimsenmeyen projelerin yeniden gözden geçirilmesi sağlanmalı
[1] Edip Candaş MELEK, Yüksek Lisans Tezi, 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri Döneminde 4 Büyük Siyasi Partinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarının Yürüttüğü Seçim Kampanyalarında Yeni Medyanın Rolü, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Ve Tasarım Ana Sanat Dalı İletişim Sanatları Ve Tasarım Sanat Dalı, sayfa: 63
[2] Burak Doğu, Burak Özçetin, Günseli Bayraktutan, Mutlu Binark, Tuğrul Çomu, Aslı Telli Aydemir, Gözde İslamoğlu, Siyasetin Yeni Hali: Vaka-i Sosyal Medya, Kalkedon Yayıncılık, 2014, s.42- 49.
[3] Dataizm hakkında daha geniş bilgi için kaynak önerisi: Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi, Yuval Noah Harari, 2016
[5] https://fularsizentellik.com/journal/2018/3/21/facebook-cambridge-analytica
[6] Özgü ALTINBAŞ, Yüksek Lisans Tezi, “Siyasal Seçim Kampanyalarında İnternet Ve Sosyal Medya Kullanımı: Amerikan Demokrat Parti – Türkiye Ak Parti Örneği”, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler Ve Tanıtım Anabilim Dalı Reklamcılık Ve Tanıtım Bilim Dalı, İstanbul, 2015, s.78
[7] Mihrican KESKİN, “Belediye ve Yerel Seçim Çalışmalarında Halkla İlişkiler Ekseninde Gerçekleştirilen Sosyal Sorumluluk Faaliyetlerinin Seçmenin Davranışına Etkisi (Atakum İlçesi Örneği”, Avrasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü̈, İşletme Ana Bilim Dalı, Halkla İlişkiler ve İletişim Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Trabzon 2017
[8] Mihrican KESKİN, a.g.e., sayfa:77
[9] Mihrican KESKİN, a.g.e., sayfa:81
[10] Güzin Ilıcak Aydınalp, 2013, Halkla İlişkiler Ekseninde Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Nobel Yayın, 1.Basım , Ankara, sayfa:5
[11] Mihrican KESKİN, a.g.e., sayfa:81
[12] Süleyman Şahan, Seçim Kampanyalarında Profesyonelleşme: Türkiye’de Seçim Kampanya Uzmanları Ve Lider Danışmanları, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler Ve Tanıtım Anabilim Dalı, Ankara, 2013, sayfa:29-30
[13] Gülten UÇAN, “Televizyon Söylemlerinde Siyasal Düşünce Ve Eylem Biçimi Olarak Türkiye Solu’nun Temsili : 2009 Yerel Seçim Haberleri”, Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo TV Ve Sinema Anabilim Dalı, s.184
[14] Coşkun SAİTOĞLU, “Bir Haber İletim Mecrası Olarak Sosyal Medya: 2015 Genel Seçim Sürecinde Yayınlanan Haberlerin Geleneksel Medya Ve Sosyal Medya Karşılaştırması” Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Gazetecilik Anabilim Dalı,
[15] Edip Candaş MELEK, a.g.e., s:125
[16] Özgü ALTINBAŞ, a.ge., s.93
[17] Özgü ALTINBAŞ, a.g.e., s.93
Kaynak: haberlerankara.com